HİTİTLER (MÖ. II. bin - VII. yy.)
- M.Ö. 2000
yıllarında Anadolu'ya gelmişlerdir. Hititlerin Avrupa veya Kafkaslardan
geldikleri sanılmaktadır. Konuştukları dil bakımından Hint-Avrupa kökenli
bir kavim oldukları düşünülmektedir.
- Orta Anadolu’ya
(Kızılırmak yayı içerisinde kalan Kapadokya ) yerleşen Hititler,
burada Hattilerle kaynaşarak güçlü bir medeniyet kurmuşlardır.
- Hititler,
Anadolu'nun iç bölgelerine yerleşmişlerdir.
- Hititlerin,
yerleştikleri bu alanlarda Hattiler oturmaktaydılar. Ayrıca
Mezopotamya'da bulunan bazı devletlerin de (Asur, Babil vb.) ticaret
kolonileri bulunmaktaydı.
- Hattilerle
kaynaşarak güçlü bir medeniyet kurdular ve Anadolu uygarlıklarına öncülük
ettiler.
- Asurlularla
gelişen ticari ilişkileri aracılığıyla Anadolu'da tarih devirlerini
başlattılar.
Hititlerin aşağı yukarı on bir
asır süren siyasal tarihleri üç bölümde incelenir.
1.
Eski Devlet (MÖ 1800 -1400)
Eski Devlet döneminde Önceleri küçük krallıklar şeklinde yaşayan
Hititler, Türkiye'de ilk merkezî devleti kurmuşlardır. (M.Ö. 1800).
Merkezleri bugünkü Çorum yakınlarındaki Hattuşaş (Boğazköy)
olmuştur.
Hititlerin, ilk büyük kralları Labarna (M.Ö. 1680-1650)'dır.
Kral Labarna'dan sonra, M.Ö. 1650'lerde Hititlerin başına l.
Hattuşili geçmiştir.
Hitit Devleti bu dönemde gelişerek bir imparatorluk hâline geldi.
Batı Anadolu'nun büyük bir kısmından Fırat ırmağına, Karadeniz'den Filistin'e
kadar olan topraklara egemen oldular.
I. Hattuşili'nin ölümünden sonra yerine oğlu l. Murşil
geçmiştir,
Bu kral zamanında Hitit Devleti en parlak dönemini yaşamıştır. .Bu
dönemde Kargamış ve Urfa Hitit topraklarına katıldı.
MÖ 1531’de Babil ele geçirilerek Mezopotamya Uygarlığı ile
doğrudan temasa geçmişler ve etkilenmişlerdir.
2.
Yeni Devlet (MÖ 1400–1200)
Bu dönemde genişlemelerine devam etmişler ve Anadolu'daki çeşitli
krallıkları egemenlikleri altına almışlardır.
Yeni Devlet döneminin en önemli olayı, Yakın Doğu'nun iki büyük
devleti Hititler ile Mısırlıların Kadeş'te karşı karşıya gelmeleridir. İlk
Çağda Suriye askerî ve ticarî bakımdan çok önemli bir ülke idi. Bu nedenle
Anadolu'da, Mezopotamya ve Mısır'da kurulan devletler Suriye'yi ele geçirmek
için aralarında birçok savaş yapmışlardır. Bu savaşların en önemlisi Kadeş
Savaşı'dır (MÖ 1296–1280).
Hititlerin başında bulunan Muvattaliş, Mısır Firavunu II.
Ramses'in Suriye'yi ele geçirmek istemesi üzerine bu devlete savaş açtı.
İki ordu Kadeş önünde karşılaştılar. Burada İlk Çağ tarihinin en
büyük savaşlarından birisi oldu ve M.Ö 1296'da başlayan savaş karşılıklı
akınlarla 16 yıl sürdü. Ancak iki taraf da kesin bir sonuç alamadılar. Çünkü
Asurluların güçlenmesinden tedirgin olan bu iki devlet anlaşmak zorunda
kaldılar.
Hitit Kralı III. Hattuşili ile Mısır Firavunu II. Ramses Kadeş'te
tarihin ilk yazılı antlaşmasını yaptılar (M.Ö. 1278–1280). Bu antlaşmayla
Mısırlılar, Kuzey Suriye'yi Hititlere bıraktılar ve iki devlet birbirlerine
yardım edecekti.
Hititler M. Ö. 1200 yıllarında batıdan gelen Ege göçleri sonunda
yıkılmıştır.
3.
Geç Hitit Şehir Devletleri (MÖ 1200–700)
Ege göçleri sonucunda Hitit Devleti'nin yıkılması üzerine
Hititlilerin bir kısmı Güneydoğu Anadolu'ya çekilerek şehir devletleri
kurdular. Siyasi hayatta etkili olamayan Malatya, Kargamış, Zincirli, Karatepe
gibi Geç Hitit Şehir Devletleri. Asurluların egemenliğine girdiler (MÖ 700).
Daha sonra Pers istilası başlamış ve bu devletler tamamen yok
olmuşlardır.
HİTİTLER- Devlet Yönetimi
1. Hitit
devleti, birçok feodal beyliğin merkezi otorite etrafında birleştirilmesiyle
meydana getirilmiştir.
2. Anadolu'da
bilinen ilk siyasal birliği kurdular.
3. Başlangıçta
Hitit devlet yönetiminin temelini feodal tımar sistemi oluşturmaktaydı.
İlk zamanlarda fethedilen toprakların yönetimi prenslere verilmiş, böylece
küçük krallıklar ortaya çıkmıştır. Yeni krallık zamanında feodal beylikler
kaldırılmış, yerine valiler gönderilmiştir.
Eyaletlerin merkezden gönderilen
valiler tarafından yönetilmesi, feodalleşmeye izin verilmediğinin ve merkezi
otoritenin korunmak istendiğinin belirtisidir.
Bunun yanında, alınan toprakların
önceleri prenslere, sonra da valilere verilmesi tımar sistemine benzemektedir.
4. Hititlerin
başında büyük kral, evrenin kralı, tabarna unvanını taşıyan bir hükümdar
bulunuyordu.
5. Krallık
babadan oğula geçmekteydi.
6. Hititler'de
krallar, ilk zamanlarda ülkenin ileri gelenleri tarafından, hanedandan olanlar
arasından seçilirdi. Bu usul hanedan prensleri arasında anlaşmazlıklara ve
kanlı çarpışmalara neden olurdu. Bu durumu önlemek amacıyla bir anayasa
hazırlanarak kral kendisinden sonra başa geçecek prensi seçmek hakkına sahip
oldu.
7. Kral
aynı zamanda devlet başkanı, başkomutan, baş yargıç ve başrahipti.
8. Kral
devlet yönetme yetkisini Pankuş ve Tavananna (Kraliçe) ile
paylaşmıştır. Kralın yanında Pankuş denilen bir tür asiller meclisi
de yönetimde söz sahibiydi.
İlk zamanlarda kralın yetkileri
meclis tarafından sınırlandırılmıştı (Kralın yetkilerini sınırlayan Pankuş
meclisinin varlığı meşruti bir yönetimin olduğunu gösterir. Meşrutiyet
reminin ilk örneği.). Ancak imparatorluk döneminde meclisin yetkileri
azalırken (danışma meclisi)kralın yetkileri artmıştır. Dolayısıyla soylular
yönetimden uzaklaştırılmıştır.
Kraldan sonra devlet yönetiminde
en yetkili kişi tavananna denilen kraliçeydi.
Tavananna, dini törenlere ve
bayramlara başkanlık yapar, kral savaşa gittiğinde ülkeyi yönetirdi. Hatta Kadeş
Antlaşması’nda Hitit kralının yanında kraliçenin de imzası yer almıştır.
Bu durum Hititlerde kadınların
devlet idaresinde etkili olduğunu göstermektedir.
9. Hititler
Kızılırmak’ın kuzeyindeki topraklara Yukarı Memleket, güneyindeki topraklara
ise Aşağı Memleket diyorlardı.
Hititlerde kral öldüğü zaman “tanrı” olmaktadır.
Hititler -Ordu
1. Hititlerin
ilk zamanlarında daimi ordu yoktu. Eli silah tutan bütün erkekler asker sayılırdı.
Ancak Hititlerin dört tarafından düşmanla sarılmış olması ve beyliklerin sık
sık ayaklanmaları sonucunda imparatorluk döneminde sürekli ordu kurulmuştur.
2. Hitit
ordusunun büyük kısmı yaya askerlerden oluşuyordu. Yaya askerlerin yanı sıra
savaş arabalarını kullanan askerler de bulunuyordu. Savaş arabalarına çok fazla
önem verilirdi.
4. Ayrıca
asiller kendilerine verilen toprakların gelirleriyle asker beslemek ve savaşa
katılmak zorundaydı (Tımar sistemi)
5. Hititler
bazı savaşlarda ücretli askerlerden de faydalanmışlardır.
Hititler -Hukuk
1. Hitit
kanunları oldukça gelişmişti ve Aile hukuku, ceza hukuku, borçlar hukuku gibi
bölümlere ayrılarak sistemleştirilmişti.
2. Mezopotamya'dan
(Sümer'den) etkilenen Hitit hukuku, daha insancıl kurallar içermekteydi.
3. Sümerlerde
olduğu gibi Hititlerde de mülkiyet hakkı güvence altına alınmıştır.Mülkiyetin
güvence altına alınması, pek çok suçun cezasının tazminat olarak ödenebilmesi
ve idam cezasının fazla uygulanmaması, Hitit hukukunun daha insancıl olduğunun
belirtisidir.
4. Adalet
kavramının güneşle sembolleştirilmesi, Mısır ve Mezopotamya'dan etkilendiğini
göstermektedir.
5. Aile
hukuku gelişmiştir. (Medeni hukukun temelini atmışlar) .Yaptıkları
medeni kanun evlilik resmi bir sözleşme olarak kabul edilmiştir.
6. Ceza
hukukunda Hitit kanunları Hammurabi Asur kanunlarına göre daha yumuşaktı, esası
yerine fidye yöntemi uygulanıyordu, cezası yalnız büyük suçlar için konulmuştu.
En ağır suç devlete başkaldırmaktı ve ölümle cezalandırılmıştır.Bu da Hititlerin
merkezi otoriteye önem verdiklerini göstermektedir
HİTİTLER -Din Ve İnanış
1. Hititlerin
dini çok tanrılı idi.
2. Kendi
tanrılarından başka bütün Anadolu ve Ön Asya tanrılarını kutsal kabul
etmişlerdi. Bu yüzden Hititler zamanında Anadolu bin tanrı ili olarak
tanımlanmıştır.
Bu
dönemde Anadolu'ya "Bin tanrı ili" denir.Bu durum, Hititlerin
kendilerine özgü bir dinlerinin olmadığı ve inançlarda diğer toplumların
etkisinde kaldığını göstermektedir.
3.
Hititlerde temizlik tapınmanın ilk şartıydı.
4. Hititlerde
ahiret inançları zayıftı.
5. Dini
törenler başrahip olarak kral tarafından yönetilirdi.
6. Önemli
tanrıları güneş tanrıçası HEPAT (kralları atayan, koruyan ve savaşları yöneten,
kral bu tanrıçanın başrahibidir.),kocası fırtına tanrıçası TEŞUP,
gök
tanrısı DATTAŞA
7. Özellikle
krallar tarafından, tanrılarına hesap vermek amacıyla yıllıklar (Anallar)'ın
hazırlanması, tarafsız tarih yazıcılığının da başlangıcı olarak kabul edilir.
Çünkü
yıllıklarda kralların başarıları kadar yenilgilerine, zaferleri kadar
hatalarına da yer verilmiştir. Hititlerin yıllıkları kronik tarih
yazıcılığına da güzel bir örnektir.
1. Toplum;
Hürler (soylular, rahipler, askerler, memurlar, tüccarlar ve köylüler) ile
köleler olarak iki gruptan oluşurdu.
Anadolu'da bu sınıfların
bulunması Türkiye'de yaşayan insan topluluklarının arasında eşitsizliğin
olduğunu göstermektedir.
Hititlerde toplum bazı sosyal sınıflara ayrılır. Bunlar
yöneticiler (soylular), rahipler, namralar (hürlerle köleler arasındaki sınıf)
ve kölelerden oluşuyordu.
Soylular; Kral ailesinden oluşan, geniş haklara sahip olan, yüksek
memurlukları yürüten ve geniş toprakları olanlardı.
Rahiplik; onurlu bir meslek sayılmış, çoğu kez prenslerden
seçilmiş, ancak halk fazla dindar olmadığı için etkinlik kazanamamıştı
Sosyal bakanın en altında yer alan kölelerin mülkiyet hakları
vardı. Hatta başlık parasını ödeyerek soylu kadınla evlenebiliyorlardı. Bedel
ödeyerek hür sınıfına geçebiliyorlardı.
Bu sınıfların sahip oldukları
haklar yazılı kanunlarla korunmuştur.
İlk çağ toplumunda kölelere
mülkiyet hakkı tanıyan tek toplum Hititlerdir.
2. Hititlerde
vatandaşın devlete karşı üç temel sorumluluğu vardı: Askerlik yapmak,
üretimde bulunmak ve angarya hizmetlerinde çalışmaktı.
3. Hititlerde
aile yapısı pederşahi olmasına ve başlık parası alınmasına rağmen evlenme
işleminin sözleşmeyle yapılması, aile hukukunun önemli olduğunun belirtisidir.
4. Ana
kraliçe (Tavananna)'nın önemli yetkilerinin olması, aile hukuku düzenlemeleri
Hitit toplumunda kadınların önemli bir yerinin olduğunu gösterir. Bu
medeni hukukun temelini oluşturmalarıyla doğrudan ilgilidir.
5. Hitit
ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktaydı.
6. Topraklar
tanrıların ve kralların malı kabul edilirdi.
7. Hititler
tarım ve hayvancılığı koruyan kanunlar yaptılar.
8. Anadolu'da
tımar sistemini ilk defa Hititler uyguladılar.
9. Hititlerde
maden işlemeciliği ile kumaş dokumacılığı da gelişmiştir.Anadolu'da demir
çağını başlatmışlardır.
10. Suriye
ve Mezopotamya (özellikle Asurlular) ile ticaret yapmışlar, ticaret yollarının
korunmasına önem vermişlerdir. Asur kolonileri döneminde kullanılan ticaret yol
Hititler zamanında daha işlek duruma gelmiştir, yollar Anadolu'yu Kuzey Suriye,
Mezopotamya İran'a bağlamaktaydı.
1. Hititler
kilden yapılmış tabletler üzerinde Mezopotamya'dan (Asur) aldıkları çivi
yazısını, taş anıtlar üzerinde ise genellikle kendilerinin buldukları hiyeroglif
(resimli yazı) yazısını kullanmışlardır.
2. Hititler,
Mezopotamya edebiyat eserlerinin etkisi altında kalmışlar, bu eserleri kendi
dillerine çevirmişlerdir. Gılgamış ve Kumarbi destanları bunlar arasındadır.
Mezopotamya efsanelerinin Yunanlılara aktarılmasında Hitit edebiyatı aracılık
rolü görmüştür.
3. Dilleri
Hint-Avrupa dil grubundandır.
Yazı ve Tarih Yazıcılığı: Hititler, Asurlulardan
öğrendikleri çivi yazısını kullandılar. Hitit Devleti'nin yıkılmasına doğru
kendi yazılarını buldular. Hitit Hiyeroglif Yazısı adı verilen bu yazı, daha
çok taş abideler üzerinde ve mühürlerde kullanılmıştır.
Hitit kralları, yaptıkları işleri tanrılarına hesap vermek amacıyla
anal adı verilen tabletlere yazdırırlardı. Tarihi önemli olaylar her yıl
kaydedilerek Anallar (yıllıklar) meydana getirilmiştir. Anallar, Hitit
tarih yazıcılığının en güzel örnekleridir. Anallarda başarılar kadar
yenilgilerin de yazılmasından çekinilmemiştir. Olaylar tanrılarına hesap verme
düşüncesiyle yazıldığı için doğru olarak kaleme alınmıştır. Hititler ilk
tarafsız tarihçiliği Anallar (yıllıklar) düzenleyerek geliştirmişlerdir.
HİTİTLER -Bilim ve Sanat
1. Hititlerde
sanat Mezopotamya'nın etkisi altında gelişmiştir. Özellikle mimaride Anadolu'ya
özgü bir üslup geliştirmişlerdir.
2. Şehirlerin
etrafını surlarla çevirmişler, saray ve tapınaklar inşa etmişlerdir.
3. Hititler
heykelcilik ve kabartmacılıkta da hayli ilerlemişlerdir. Yazılıkaya ve İvriz
kabartmaları Hitit kabartma sanatının en önemli eserleridir.
4. Hititler
şehir ve saray kapılarını sfenksler, aslan heykelleri ve resimlerle
süslemişlerdir.
5. Hititler
seramik yapımında, maden ve taş oymacılığında önemli eserler meydana
getirmişlerdir. Altın, fildişi, cam ve demir biblolar el sanatlarının gelişmiş
olduğunu göstermektedir.
6. Kabartma
sanatı gelişmiş, kayalara yapılan tanrı kabartmalarının oluşumuyla Kaya
Abideleri denilen yeni bir tarz ortaya çıkmıştır. İvriz ve Yazılıkaya
Kabartmaları Hitit ürünüdür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder