5 Ekim 2013 Cumartesi

HİTİTLER (MÖ. II. bin - VII. yy.)



HİTİTLER (MÖ. II. bin - VII. yy.)
  1. M.Ö. 2000 yıllarında Anadolu'ya gelmişlerdir. Hititlerin Avrupa veya Kafkaslardan geldikleri sanılmaktadır. Konuştukları dil bakımından Hint-Avrupa kökenli bir kavim oldukları düşünülmektedir.
  2. Orta Anadolu’ya (Kızılırmak yayı içerisinde kalan Kapadokya ) yerleşen Hititler, burada Hattilerle kaynaşarak güçlü bir medeniyet kurmuşlardır.
  3. Hititler, Anadolu'nun iç bölgelerine yerleşmişlerdir.
  4. Hititlerin, yerleştikleri bu alanlarda Hattiler oturmaktaydılar. Ayrıca Mezopotamya'da bulunan bazı devletlerin de (Asur, Babil vb.) ticaret kolonileri bulunmaktaydı.
  5. Hattilerle kaynaşarak güçlü bir medeniyet kurdular ve Anadolu uygarlıklarına öncülük ettiler.
  6. Asurlularla gelişen ticari ilişkileri aracılığıyla Anadolu'da tarih devirlerini başlattılar.
     
Hititlerin aşağı yukarı on bir asır süren siyasal tarihleri üç bölümde incelenir.

1.        Eski Devlet (MÖ 1800 -1400)
Eski Devlet döneminde Önceleri küçük krallıklar şeklinde yaşayan Hititler, Türkiye'de ilk merkezî devleti kurmuşlardır. (M.Ö. 1800).
Merkezleri bugünkü Çorum yakınlarındaki Hattuşaş (Boğazköy) olmuştur.
Hititlerin, ilk büyük kralları Labarna (M.Ö. 1680-1650)'dır.
Kral Labarna'dan sonra, M.Ö. 1650'lerde Hititlerin başına l. Hattuşili geçmiştir.
Hitit Devleti bu dönemde gelişerek bir imparatorluk hâline geldi. Batı Anadolu'nun büyük bir kısmından Fırat ırmağına, Karadeniz'den Filistin'e kadar olan topraklara egemen oldular.
I.  Hattuşili'nin ölümünden sonra yerine oğlu l. Murşil geçmiştir,         
Bu kral zamanında Hitit Devleti en parlak dönemini yaşamıştır. .Bu dönemde Kargamış ve Urfa Hitit topraklarına katıldı.
MÖ 1531’de Babil ele geçirilerek Mezopotamya Uygarlığı ile doğrudan temasa geçmişler ve etkilenmişlerdir.

2.        Yeni Devlet (MÖ 1400–1200)
Bu dönemde genişlemelerine devam etmişler ve Anadolu'daki çeşitli krallıkları egemenlikleri altına almışlardır.
Yeni Devlet döneminin en önemli olayı, Yakın Doğu'nun iki büyük devleti Hititler ile Mısırlıların Kadeş'te karşı karşıya gelmeleridir. İlk Çağda Suriye askerî ve ticarî bakımdan çok önemli bir ülke idi. Bu nedenle Anadolu'da, Mezopotamya ve Mısır'da kurulan devletler Suriye'yi ele geçirmek için aralarında birçok savaş yapmışlardır. Bu savaşların en önemlisi Kadeş Savaşı'dır (MÖ 1296–1280).     
Hititlerin başında bulunan Muvattaliş, Mısır Firavunu II. Ramses'in Suriye'yi ele geçirmek istemesi üzerine bu devlete savaş açtı.
İki ordu Kadeş önünde karşılaştılar. Burada İlk Çağ tarihinin en büyük savaşlarından birisi oldu ve M.Ö 1296'da başlayan savaş karşılıklı akınlarla 16 yıl sürdü. Ancak iki taraf da kesin bir sonuç alamadılar. Çünkü Asurluların güçlenmesinden tedirgin olan bu iki devlet anlaşmak zorunda kaldılar.
Hitit Kralı III. Hattuşili ile Mısır Firavunu II. Ramses Kadeş'te tarihin ilk yazılı antlaşmasını yaptılar (M.Ö. 1278–1280). Bu antlaşmayla Mısırlılar, Kuzey Suriye'yi Hititlere bıraktılar ve iki devlet birbirlerine yardım edecekti.
Hititler M. Ö. 1200 yıllarında batıdan gelen Ege göçleri sonunda yıkılmıştır.

3.        Geç Hitit Şehir Devletleri (MÖ 1200–700)
Ege göçleri sonucunda Hitit Devleti'nin yıkılması üzerine Hititlilerin bir kısmı Güneydoğu Anadolu'ya çekilerek şehir devletleri kurdular. Siyasi hayatta etkili olamayan Malatya, Kargamış, Zincirli, Karatepe gibi Geç Hitit Şehir Devletleri. Asurluların egemenliğine girdiler (MÖ 700).

Daha sonra Pers istilası başlamış ve bu devletler tamamen yok olmuşlardır.

    
HİTİTLER- Devlet Yönetimi
1.   Hitit devleti, birçok feodal beyliğin merkezi otorite etrafında birleştirilmesiyle meydana getirilmiştir.
2.    Anadolu'da bilinen ilk siyasal birliği kurdular.
3.    Başlangıçta Hitit devlet yönetiminin temelini feodal tımar sistemi oluşturmaktaydı. İlk zamanlarda fethedilen toprakların yönetimi prenslere verilmiş, böylece küçük krallıklar ortaya çıkmıştır. Yeni krallık zamanında feodal beylikler kaldırılmış, yerine valiler gönderilmiştir.
Eyaletlerin merkezden gönderilen valiler tarafından yönetilmesi, feodalleşmeye izin verilmediğinin ve merkezi otoritenin korunmak istendiğinin belirtisidir.
Bunun yanında, alınan toprakların önceleri prenslere, sonra da valilere verilmesi tımar sistemine benzemektedir.
4.   Hititlerin başında büyük kral, evrenin kralı, tabarna unvanını taşıyan bir hükümdar bulunuyordu.
5.   Krallık babadan oğula geçmekteydi.
6.   Hititler'de krallar, ilk zamanlarda ülkenin ileri gelenleri tarafından, hanedandan olanlar arasından seçilirdi. Bu usul hanedan prensleri arasında anlaşmazlıklara ve kanlı çarpışmalara neden olurdu. Bu durumu önlemek amacıyla bir anayasa hazırlanarak kral kendisinden sonra başa geçecek prensi seçmek hakkına sahip oldu.
7.   Kral aynı zamanda devlet başkanı, başkomutan, baş yargıç ve başrahipti.
8.   Kral devlet yönetme yetkisini Pankuş ve Tavananna (Kraliçe) ile paylaşmıştır. Kralın yanında Pankuş denilen bir tür asiller meclisi de yönetimde söz sahibiydi.
İlk zamanlarda kralın yetkileri meclis tarafından sınırlandırılmıştı (Kralın yetkilerini sınırlayan Pankuş meclisinin varlığı meşruti bir yönetimin olduğunu gösterir. Meşrutiyet reminin ilk örneği.). Ancak imparatorluk döneminde meclisin yetkileri azalırken (danışma meclisi)kralın yetkileri artmıştır. Dolayısıyla soylular yönetimden uzaklaştırılmıştır.
Kraldan sonra devlet yönetiminde en yetkili kişi tavananna denilen kraliçeydi.
Tavananna, dini törenlere ve bayramlara başkanlık yapar, kral savaşa gittiğinde ülkeyi yönetirdi. Hatta Kadeş Antlaşması’nda Hitit kralının yanında kraliçenin de imzası yer almıştır.
Bu durum Hititlerde kadınların devlet idaresinde etkili olduğunu göstermektedir.

9.  Hititler Kızılırmak’ın kuzeyindeki topraklara Yukarı Memleket, güneyindeki topraklara ise Aşağı Memleket diyorlardı.
Hititlerde kral öldüğü zaman “tanrı” olmaktadır.
               
Hititler -Ordu
1.  Hititlerin ilk zamanlarında daimi ordu yoktu. Eli silah tutan bütün erkekler asker sayılırdı. Ancak Hititlerin dört tarafından düşmanla sarılmış olması ve beyliklerin sık sık ayaklanmaları sonucunda imparatorluk döneminde sürekli ordu kurulmuştur.
2. Hitit ordusunun büyük kısmı yaya askerlerden oluşuyordu. Yaya askerlerin yanı sıra savaş arabalarını kullanan askerler de bulunuyordu. Savaş arabalarına çok fazla önem verilirdi.
4.  Ayrıca asiller kendilerine verilen toprakların gelirleriyle asker beslemek ve savaşa katılmak zorundaydı (Tımar sistemi)
5.   Hititler bazı savaşlarda ücretli askerlerden de faydalanmışlardır.

Hititler -Hukuk
1.  Hitit kanunları oldukça gelişmişti ve Aile hukuku, ceza hukuku, borçlar hukuku gibi bölümlere ayrılarak sistemleştirilmişti.
2.  Mezopotamya'dan (Sümer'den) etkilenen Hitit hukuku, daha insancıl kurallar içermekteydi.
3.  Sümerlerde olduğu gibi Hititlerde de mülkiyet hakkı güvence altına alınmıştır.Mülkiyetin güvence altına alınması, pek çok suçun cezasının tazminat olarak ödenebilmesi ve idam cezasının fazla uygulanmaması, Hitit hukukunun daha insancıl olduğunun belirtisidir.
4.   Adalet kavramının güneşle sembolleştirilmesi, Mısır ve Mezopotamya'dan etkilendiğini göstermektedir.
5.   Aile hukuku gelişmiştir. (Medeni hukukun temelini atmışlar) .Yaptıkları medeni kanun evlilik resmi bir sözleşme olarak kabul edilmiştir.
6.   Ceza hukukunda Hitit kanunları Hammurabi Asur kanunlarına göre daha yumuşaktı, esası yerine fidye yöntemi uygulanıyordu, cezası yalnız büyük suçlar için konulmuştu. En ağır suç devlete başkaldırmaktı ve ölümle cezalandırılmıştır.Bu da Hititlerin merkezi otoriteye önem verdiklerini göstermektedir

HİTİTLER -Din Ve İnanış
1.    Hititlerin dini çok tanrılı idi.
2.    Kendi tanrılarından başka bütün Anadolu ve Ön Asya tanrılarını kutsal kabul etmişlerdi. Bu yüzden Hititler zamanında Anadolu bin tanrı ili olarak tanımlanmıştır.
Bu dönemde Anadolu'ya "Bin tanrı ili" denir.Bu durum, Hititlerin kendilerine özgü bir dinlerinin olmadığı ve inançlarda diğer toplumların etkisinde kaldığını göstermektedir.
3.    Hititlerde temizlik tapınmanın ilk şartıydı.
4.    Hititlerde ahiret inançları zayıftı.
5.    Dini törenler başrahip olarak kral tarafından yönetilirdi.
6.    Önemli tanrıları güneş tanrıçası HEPAT (kralları atayan, koruyan ve savaşları yöneten, kral bu tanrıçanın başrahibidir.),kocası fırtına tanrıçası TEŞUP,
gök tanrısı DATTAŞA
7.   Özellikle krallar tarafından, tanrılarına hesap vermek amacıyla yıllıklar (Anallar)'ın hazırlanması, tarafsız tarih yazıcılığının da başlangıcı olarak kabul edilir.
Çünkü yıllıklarda kralların başarıları kadar yenilgilerine, zaferleri kadar hatalarına da yer verilmiştir. Hititlerin yıllıkları kronik tarih yazıcılığına da güzel bir örnektir.

 HİTİTLER -Sosyal ve Ekonomik Hayat
1.        Toplum; Hürler (soylular, rahipler, askerler, memurlar, tüccarlar ve köylüler) ile köleler olarak iki gruptan oluşurdu.
Anadolu'da bu sınıfların bulunması Türkiye'de yaşayan insan topluluklarının arasında eşitsizliğin olduğunu göstermektedir.
Hititlerde toplum bazı sosyal sınıflara ayrılır. Bunlar yöneticiler (soylular), rahipler, namralar (hürlerle köleler arasındaki sınıf) ve kölelerden oluşuyordu.
Soylular; Kral ailesinden oluşan, geniş haklara sahip olan, yüksek memurlukları yürüten ve geniş toprakları olanlardı.
Rahiplik; onurlu bir meslek sayılmış, çoğu kez prenslerden seçilmiş, ancak halk fazla dindar olmadığı için etkinlik kazanamamıştı
Sosyal bakanın en altında yer alan kölelerin mülkiyet hakları vardı. Hatta başlık parasını ödeyerek soylu kadınla evlenebiliyorlardı. Bedel ödeyerek hür sınıfına geçebiliyorlardı.
Bu sınıfların sahip oldukları haklar yazılı kanunlarla korunmuştur.
İlk çağ toplumunda kölelere mülkiyet hakkı tanıyan tek toplum Hititlerdir.
2.      Hititlerde vatandaşın devlete karşı üç temel sorumluluğu vardı: Askerlik yapmak, üretimde bulunmak ve angarya hizmetlerinde çalışmaktı.
3.       Hititlerde aile yapısı pederşahi olmasına ve başlık parası alınmasına rağmen evlenme işleminin sözleşmeyle yapılması, aile hukukunun önemli olduğunun belirtisidir.
4.      Ana kraliçe (Tavananna)'nın önemli yetkilerinin olması, aile hukuku düzenlemeleri Hitit toplumunda kadınların önemli bir yerinin olduğunu gösterir.  Bu medeni hukukun temelini oluşturmalarıyla doğrudan ilgilidir.
5.      Hitit ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktaydı.
6.      Topraklar tanrıların ve kralların malı kabul edilirdi.
7.      Hititler tarım ve hayvancılığı koruyan kanunlar yaptılar.
8.      Anadolu'da tımar sistemini ilk defa Hititler uyguladılar.
9.      Hititlerde maden işlemeciliği ile kumaş dokumacılığı da gelişmiştir.Anadolu'da demir çağını başlatmışlardır.
10.    Suriye ve Mezopotamya (özellikle Asurlular) ile ticaret yapmışlar, ticaret yollarının korunmasına önem vermişlerdir. Asur kolonileri döneminde kullanılan ticaret yol Hititler zamanında daha işlek duruma gelmiştir, yollar Anadolu'yu Kuzey Suriye, Mezopotamya İran'a bağlamaktaydı.

 HİTİTLER -Yazı, Dil ve Edebiyat
1.    Hititler kilden yapılmış tabletler üzerinde Mezopotamya'dan (Asur) aldıkları çivi yazısını, taş anıtlar üzerinde ise genellikle kendilerinin buldukları hiyeroglif (resimli yazı) yazısını kullanmışlardır.
2.    Hititler, Mezopotamya edebiyat eserlerinin etkisi altında kalmışlar, bu eserleri kendi dillerine çevirmişlerdir. Gılgamış ve Kumarbi destanları bunlar arasındadır. Mezopotamya efsanelerinin Yunanlılara aktarılmasında Hitit edebiyatı aracılık rolü görmüştür.
3.     Dilleri Hint-Avrupa dil grubundandır.

Yazı ve Tarih Yazıcılığı: Hititler, Asurlulardan öğrendikleri çivi yazısını kullandılar. Hitit Devleti'nin yıkılmasına doğru kendi yazılarını buldular. Hitit Hiyeroglif Yazısı adı verilen bu yazı, daha çok taş abideler üzerinde ve mühürlerde kullanılmıştır.
Hitit kralları, yaptıkları işleri tanrılarına hesap vermek amacıyla anal adı verilen tabletlere yazdırırlardı. Tarihi önemli olaylar her yıl kaydedilerek Anallar (yıllıklar) meydana getirilmiştir.  Anallar, Hitit tarih yazıcılığının en güzel örnekleridir. Anallarda başarılar kadar yenilgilerin de yazılmasından çekinilmemiştir. Olaylar tanrılarına hesap verme düşüncesiyle yazıldığı için doğru olarak kaleme alınmıştır.  Hititler ilk tarafsız tarihçiliği Anallar (yıllıklar) düzenleyerek geliştirmişlerdir.

HİTİTLER -Bilim ve Sanat
1.       Hititlerde sanat Mezopotamya'nın etkisi altında gelişmiştir. Özellikle mimaride Anadolu'ya özgü bir üslup geliştirmişlerdir.
2.       Şehirlerin etrafını surlarla çevirmişler, saray ve tapınaklar inşa etmişlerdir.
3.       Hititler heykelcilik ve kabartmacılıkta da hayli ilerlemişlerdir. Yazılıkaya ve İvriz kabartmaları Hitit kabartma sanatının en önemli eserleridir.      
4.       Hititler şehir ve saray kapılarını sfenksler, aslan heykelleri ve resimlerle süslemişlerdir.
5.       Hititler seramik yapımında, maden ve taş oymacılığında önemli eserler meydana getirmişlerdir. Altın, fildişi, cam ve demir biblolar el sanatlarının gelişmiş olduğunu göstermektedir.
6.       Kabartma sanatı gelişmiş, kayalara yapılan tanrı kabartmalarının oluşumuyla Kaya Abideleri denilen yeni bir tarz ortaya çıkmıştır. İvriz ve Yazılıkaya Kabartmaları Hitit ürünüdür. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder