TAKVİMLER
Takvimin hazırlanması ihtiyacı tabii olayların özellikle güneş ve ay’ın etkisinden ileri gelmiştir.
İnsanın zaman kayıtlarını ilk olarak tutmaya başlaması belki de ay ile ilgili gözlemlerden doğmuştur.Tam bir kurs halinde görünen Ay’ın birbirini izleyen gecelerde ince bir hilal şeklini alması gözden kaybolduktan sonra yeniden ince bir hilal şeklinde görünerek büyümeye başlaması kurs haline gelmesi ve nihayet bu olayların periyodik tekrarlanması göçebe toplumlarda takvime esas teşkil etmiştir.
Takvim değişik şekillerde 6000 yıldan fazla bir zamandan beri insanlar tarafından kullanılmaktadır.Eski Mısırlılar Ay’ın evrelerine dayanan bir takvimden yararlanmışlar ve yılı taşkın ekim ve hasat zamanlarına göre üç tabii mevsime ayırmışlardır.Daha sonra Mısır astronomları Ay yılı yerine Güneş yılını kabul ettiler.
Daha sonraki devirlerde Romalılar Yunanlılar BabillilerÇinliler ve Hintliler kendilerine özgün takvimler meydan getirmişler ve kullanmışlardır.Her millet bulduğu takvime kendi hayatlarını en çok etkileyen olayı başlangıç olarak almıştır.Örneğin İbraniler MÖ 3761 yaradılış (hilkat) yılını Yunanlılar ilk olimpiyat oyunlarının yapıldığı MÖ 776 yılını ; RomalılarRoma şehrinin kuruluşu olan MÖ 753 yılını kabul etmişlerdir.Daha sonra Hırıstiyanlar Hz .İsa’nın doğumunu; Müslümanlar Hz.Muhammed’in Mekke’den Medine’ye göçünü ( Hicret 622) takvim başlangıcı olarak kullanmışlardır.
Türkler tarih boyunca bir çok takvim kullanmışlardır. Bunlardan birisi de Türkler’in kendi buluşları olan Oniki Hayvanlı Türk Takvimi’dir.
Oniki Hayvanlı Türk Takvimi’nde oniki yıl bir devreyi her beş devre de (12*2=60 yıl) bir çağı oluşturmaktadır.Bu oniki yılın her biri bir hayvana nisbet olunmuş bu hayvanlardan her birisinin ait oldukları yılların kaderini yönlendirdiklerine inanılmıştır.
Bu takvimde Güneş esas alınmıştır. Oniki yıllık daimi bir devirden ibaret olan bu takvimde yıllar sayı ile değil de hayvan adlarıyla anılıyordu.
Tarih-i Türki yada Sal-i Türki adı verilen bu takvimde oniki hayvan adı sırasıyla şöyledir:1-Sıçgan (Sıçan) 2-Ud (Sığır) 3-Bars (Pars) 4-Tavışgan (Tavşan) 5-Lu (Ejder) 6-Yılan 7-Yund (At) 8-Koy (Koyun) 9-Biçin (Maymun) 10-Tağuk (Tavul) 11-İt (Köpek) 12-Tonguz (Domuz)
Türkler’in neden Oniki Hayvanlı Türk Takvimi kullandıkları konusunda bazı rivayetler vardır .Bunlardan en önemlisi Kaşgarlı Mahmut’un Divan-ı Lügat-it Türk adlı eserinde anlatılandır.
Divan’ın naklettiği efsaneye göre menşe İle Vadisi’ne ve buradaki bir Türk hakanına atfedilmektedir. Efsane şöyle der:
“Bunun aslı şudur; Türk hakanlarından biri kendisinden birkaç yıl önce vuku bulmuş olan bir savaşı bilmek lüzumunu duydu. Fakat bu savaşın vuku bulduğu yıl üzerinde yanıldılar; bunun üzerine hakan bu hususta kavmi ile müşavere etti ve onlara şöyle dedi:
“Bu tarih üzerinde bizim yanıldığımız gibi bizden sonra gelecekler de yanılacaklardır. Bundan dolayı ; şimdi biz gökteki burç ve ayların sayısınca oniki yıla bir ad koyalım .Ta ki bundan sonra hesap bu yılların devrinden anlaşılsın ve bunun zikri ebedi kalsın”
Halk bunu kabul etti. Bunun üzerine hakan ava çıktı. Yabani hayvanların büyük bir su olan İle Vadisi’ne doğru sıkıştırılmasını emretti. Avladılar ve hayvanlar suya geldiler . Av bu şekilde devam eder.Bu sırada bazı hayvanlar suya atlayarak karşı sahile çıkmaya çalışırlar.Bunun üzerine karşıya sırayla her geçen hayvanın adını bir yıla ad olarak veririler..
Bir Kırgız efsanesine göre ise hayvanlar yıllara adlarını vermek için geçit resmi yaparlar.Deve en önde gitmekte iken son anda fare devenin başına sıçrayarak ilk sırayı almış.Bunun üzerine deve resmi geçitten ihraç edilmiş.Hayvanlar böylece oniki yıla adlarını vermiştir.
Bundan başka Türkler İslamiyeti kabul ettikten sonra Hicri Celali Rumi ve en son olarak da Miladi Takvimi kullanmışlardır.
Ay’ın hareketlerine göre ayları ölçen İslami takvim saat rakam ve tatil günleri gerek memleketin iç hayatında gerekse dünya ile olan ilişkilerimizde büyük güçlükler çıkartıyor çalışma hayatımızda karışıklıklara neden oluyordu.
T.C Devleti’nin kurulmasından sonra yapılan inkılap hareketlerinden birisi de takvim hususunda olmuştur.Bu gün Türkiye’de kullanılan resmi devlet takvimini kabul eden kanun maddeleri şu şekildedir.
Kanun No:698
Madde 1:T.C dahilinde devlet takviminde tarih başlangıcı olarak beynelminel takvim başlangıcı kabul edilmiştir.
Madde 2:1341 senesi Kanunuevvelinin 31. gününü takip eden gün 1926 senesi Kanunisanisinin 1. günüdür.
Madde 3:Hicri kameri takvim öteden beri olduğu üzere özel durumlarda kullanılır.
Böylece 26 Aralık 1925 ‘te TBMM’nin kabul ettiği bu kanunla 1 Ocak 1926 tarihinden itibaren yeni bir takvim kullanılmaya başlanmış oluyordu.Ayrıca aynı tarihte çıkarılan bir kanunla alaturka saat yerine milletlerarası saat kabul edilmiştir.Bu şekilde zaman ölçüleri alanında Türk Milleti’nin dünyaya ayak uydurması sağlanmıştır.
Cuma .......Arapça......(toplama, toplanma)
Cumartesi-----Arapça......(ertesi - Türkçe)
Pazar........Farsça.......(ba = yemek, zar = yer)
Pazartesi.....Farsça.......(ertesi - Türkçe)
Salı.........İbrânice.....(üçüncü)
Çarşamba....Farsça........(cehar şenbe = dördüncü gün)
Perşembe....Farsça.......(penç şenbe = beşinci gün)
Günümüzde kullandığımız ay isimlerinin geldikleri yerler de karışık. Hicri takvimdeki Arabi ay isimlerinin bugün hiçbirini kullanmamamıza rağmen yine de Şubat, Nisan, Haziran, Temmuz ve Eylül aylarının isimlerinin kökenleri Arapça ve Süryanice, Kasım ayının ise Arapça.
İşin daha ilginç yanı bunlardan Şubat, Nisan, Temmuz ve Eylül hemen hemen aynı telaffuzla Yahudi takviminde de yer alıyorlar. Gelin ayların isimleri ve kökenlerine bir göz atalım.
Ocak = Türkçe (Kışın evlerde ateş yakılan yer)
Şubat = Süryanice
Mart = Latince (Maritus - mitolojik isim Mars'tan)
Nisan = Süryanice
Mayıs = Latince (Tanrıça Maria'nın ayı)
Haziran = Süryanice
Temmuz = Arapça / Süryanice
Ağustos = Latince (Roma İmparatoru Augustus'un adından)
Eylül = Süryanice
Ekim = Türkçe (Toprağı ekmekten)
Kasım = Arapça (Bölen)
Aralık = Türkçe (İki zaman dilimi arası)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder